BAĞLANMA SORUNLARI
Bağlanma, bireyin çevresiyle ve dünyayla nasıl ilişki kurduğunu ifade eden bir kavramdır. Temelinde güven ihtiyacı yatar. Bağlanma ilk olarak, bebek ve anne/bakım veren arasında hamilelik sırasında başlar ve sonrasında devam eder. Bakım veren ve bebek arasında gelişen bağlanma biçimi bireyin sonraki yaşam evrelerinde kurduğu ilişkileri etkiler.
Bağlanma Biçimleri
Güvenli Bağlanma biçiminin gelişmesi için bireyin bebeklik- çocukluk döneminde kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde tepki veren duyarlı ve ulaşılabilir bir bakım verene sahip olması önemlidir. Güvenli bir ortamda yetişen bir çocuğun annesi ile kurduğu bu ilişki, bireyi yetişkinlik döneminde arkadaşlarıyla daha fazla uyumlu ve daha az sosyal problemler yaşayan kişiler haline getirir. Kişiler arası problemler yaşasalar bile kaygı, korku ve öfke gibi duyguları karşıdaki kişileri uzaklaştırmayacak ve bıktırmayacak şekilde ifade edebilirler. Gergin bir olayın ardından kolayca sakinleşebilirler. Karşısındaki kişinin/partnerinin sevgisinden emin olurlar ve onlara güvenebilirler. Terkedileceklerine dair takıntılı bir şekilde endişeleri yoktur. Ayrıca hem kendi çocukları için hem de partnerleri için yatıştırıcı, destekleyici, kabullenici ve affedici olabilirler. Genellikle iyimser bir bakış açıları vardır. İlişkilerinde yakınlığa önem verirler. Yakınlık ve sınırlar onlar için birer tehdit değildir. Cinsellik duygusal yakınlığın bir parçası olup bu anlamda mesafe koymaya gerek duymazlar. Kısacası bütüncül olarak duygusal yakınlık ihtiyaçlarının farkındadırlar ve ilişkilerinde de bunu karşılamayı beklerler. Kendi değerlerinin farkındadırlar ve bu değerin başkaları tarafından karşılanabileceği yönündeki inançları güçlüdür.
Kaygılı Bağlanma biçimine sahip olan bireylerin çocukluk dönemlerine bakıldığında anneden ayrı kalmaya aşırı tepki gösterdikleri veya ayrılık sona erdiğinde bile sakinleşmekte zorlandıkları görülebilir. Anneleri tarafından her zaman olmasa da çoğu zaman otorite kurmak, kontrol altında tutulmak veya söylediğini yaptırmak için terk edilme tehdidine maruz kalmış olabilirler. Bu bağlanma biçimiyle büyüyen çocuklar yetişkin olduklarında kendine bakım verme veya kendisini yatıştırma anlarında yetersiz olduklarını düşünebilirler. Bununla birlikte sıklıkla yardım arayışına girseler bile karşıdaki kişilerin ona yardım etme çabasını yeterli bulmayabilirler. Bu yüzden ihtiyaçlarını bir türlü doyuramayacaklarına dair inançları güçlü olabilir. Bazen ise karşıdaki kişilere muhtaç olduklarını ve kendileriyle ilgilenilmek zorunda olduklarını düşündürtebilirler ve yine zaman zaman yapışkan olarak algılanabilirler. Bebeklik-çocukluk döneminde yeterli ebeveynliği alamadıkları, ihtiyaçları anlaşılamadığı ve karşılanamadığı için yetişkin olduklarında da çoğu zaman karşıdaki kişi tarafından ihtiyacının hemen anlaşılıp onun yerine yapılmasını isteyebilirler.
Kaçıngan Bağlanma biçimine sahip olan bireyler kendi kendine büyüyen ve kendi kendine yeten bir çocukluk dönemi geçirmiş olabilirler. Sorumsuz ve ilgisiz ebeveynler ile büyüdükleri için kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılamayı öğrenmek zorunda kalmış olabilirler. İhtiyaç duyduklarında bile ebeveynlerinin onların yanında olmadıklarına dair gözlemleri olduğu için yetişkin olduklarında sıklıkla yardım isterken çekinebilirler. Çünkü yardım isteseler bile bu taleplerinin karşılanacaklarına güvenmezler. Bu biçimin kendini gösterdiği başka bir hal ise erken dönemlerde, yardım istenildiğinde ya da zorlanma paylaşıldığında karşı taraftan sıklıkla bunun suistimal edilmesi ve zayıflık olarak görülmesi yetişkinlik döneminde de bireyin ihtiyacını paylaşma konusunda kaçınmasına sebep olacağı şeklindedir. Yani yakın ilişkiler ve duyguların paylaşımı onlar için tehlike ve tuzak olarak algılanabilir. Yine çocukluk döneminde özgürlük ihtiyacının suistimal edilmesi ve çeşitli sınır ihlalleri ilerideki zamanlarda bireyin ilişkilerde kendisini kafeste sıkışmış gibi hissetmesine sebep olacağından mesafeli ilişkileri tercih edilebilir. Bu yüzden ihtiyaç duydukları güvenli yakınlığa da ulaşamayabilirler.
Dezorganize- Dağınık Bağlanma biçimine sahip olan bireyler erken dönemlerde bakım vereni tarafından zarar verici ve kötüye kullanım içeren davranışlara maruz kalmış olabilirler. Diğer bağlanma biçimlerinden faklı olarak, ebeveyn sadece ilgisiz veya yetersiz değil aynı zamanda korkutucu bir figürdür. Erken dönem yaşantılarına bakıldığında çocuğun küfür ve hakarete uğradığı veya şiddet uygulandığı, öfke- saldırganlık davranışlarına ve cinsel istismara maruz kaldığı veya alkol problemi olan bir bakım verene sahip olduğu görülebilir. Bu bireylerin güven konusunda kafası karışık olduğundan bir yandan yardım isterken diğer yandan yardımı reddedebilirler. Duygu durumları yoğun ve dalgalı olabilir ve duygu düzenlemelerinde zorlanabilirler. Öfkelerini dışa vururken saldırgan olabilirler. Çoğu zaman bu nedenlerle ilişkilerinde problem yaşadıkları görülebilir.
Bağlanma Sorunlarında Psikoterapi
Bağlanma biçimleri erken dönemlerde gelişmesine rağmen değişim mümkündür. Psikoterapi süreci bağlanma stilinizi ve nedenlerini anlamanıza yardımcı olabilir; sizi ilişkideki davranış örüntülerinizi değiştirmeye teşvik edebilir. Ayrıca psikoterapi ortamı güvenli bir biçimde ilişki kurmanıza olanak sağlayabilir.